Fasulye büyüklüğünde bir salgı bezi olan hipofiz bezi burun kökünün arkasındaki sella tursika denilen kemik yapının içinde bulunur. Bu bezden başlıca prolaktin, büyüme hormonu ve adrenokortikotropik hormonlar salgılanır. Bunlar cinsel gelişimden kemik gelişimine, kas yapısından birçok hastalıktan korunmaya kadar önemli fonksiyonlara yardımcı olan hormonlardır. Çoğunlukla hipofiz bezinin ön tarafında oluşan iyi huylu tümörlere hipofiz tümörü denir. Bu tümörler hormonların düzgün çalışmasını bozar.
Hipofiz tümörü her yaş grubunda karşımıza çıkabilir. Ancak sıklıkla 30-60 yaş arasındaki kişilerde rastlanır. Menenjiomların ve gliomların ardından en çok görülen primer beyin tümörüdür. Hormon salgılayan tümörler çoğunlukla genç grupta, hormon etkisi olmayan tümörler ileri yaş grubunda görülür.
Prolaktin Salgılayan Hipofiz Tümörleri: En sık görülen çeşittir. Genellikle kadınlarda görülür. Cinsel fonksiyonları kontrol eden hormon salgılar. Aşırı salgı sonucu kadınlarda regl kanamalarının durması ve memeden süt gelmesi libido kaybı görülebilir. Erkeklerde baş ağrısı, görme bozukluğu, libido kaybı (cinsel istek azalması) gibi belirtiler verebilir.
Büyüme Hormonu Salgılayan Hipofiz Tümörleri: Sıklıkla erkeklerde görülür. Çocuklarda devleşmeye, büyümeyi tamamlamış kişilerde el, ayak ve çenede büyümeye neden olur.
Adrenokortikotropik Hormon Salgılayan Hipofiz Tümörleri: Kadınlarda daha çok görülür. Aşırı glukokortikoid hormon salgılanmasına neden olur. Bu da Cushing Hastalığına sebep olur. Kilo artması, şeker hastalığı, aşırı kıllanma, adet düzensizliği, yüksek tansiyon ve ciltte mor stria denen çatlaklar bu hastalığın belirtileridir.
Hormon Salgılamayan Hipofiz Tümörleri: Bu tümörler genelde belirti vermeden büyürler. Büyüme, görme bozukluğu ve baş ağrısı belirtileri görülebilir. Bazen hipofizde salgılanan hormanları durdurabilir. Bu da yorgunluğa, solgunluğa, ilgisizliğe neden olabilir.
Hipofiz tümörünün tedavi yöntemi hormonal aktiviteye, tümörün büyüklüğüne, oluştuğu yere göre farklılık gösterir. Tedavinin esas amacı tümörü çıkartmak, küçültmek, hormon düzeyini normale çevirmektir. Prolaktin salgılayan tümörler çoğunlukla ameliyatsız tedavi edilir.
İlaç tedavisiyle tümörlerin aşırı hormon salgılamaları önlenebilir. Cerrahi ya da ilaç tedavisine ek olarak radyoterapi uygulanabilir. Amaç tümörü küçültmek ve kontrol altına almaktır.
Genellikle çok küçük aletler kullanılarak bir burun deliğinden girilerek sfenoid kemiğin içinden tümöre ulaşılır. Üst dudağın altından, diş etinin üzerinden veya burun kanalından hipofize ulaşılarak tümör çıkarılır. Burun deliğinden 10-12 cm derinliği görmek mümkün olmadığından iki şekilde görüş sağlanır. İlki mikroskopik yöntemdir. Ameliyat mikroskopu derinlere ışık düşürmeyi sağladığı gibi gerekli büyütmeyi de yapar. İkincisi endoskopik yöntemdir.
Ameliyat sonrası sızıntı şeklindeki burun kanamaları için burun tamponu konulur. Bu tamponlar ameliyatın 2. günü alınır. Bazen transsfenoidal yöntem denen burun veya dudaktan girmek yeterli olmayabilir; kafatasının açılması gerekebilir. Bazen bu ameliyat da yetmez. Ameliyatla tümörün tamamı çıkartılamayabilir ve radyoterapiye gereksinim duyulabilir. Radyoterapinin çok ufak sahalara etkili olan modern tek seanslık çeşidinin ismi gamma knife tedavisidir.